Sayfalar

25 Ağustos 2013 Pazar

(video) Bitmiş olan PKK terörünü, AKP hükümeti açık bir şekilde körükledi ve hortlattı




       
açılım süreci, akp'nin gerçek yüzü, büyük israil projesi, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), kürt sorunu, PKK Terör Örgütü, recep tayyip erdoğan, ümit yalım 


Emekli bir TSK Albayı ihanetin resmini çiziyor... AKP'nin ve Tayyip'in ihanetlerini Milli Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri
EMEKLİ KURMAY ALBAY ÜMİT YALIM anlatıyor.

" AKP iktidara geldiğince terör büyük oranda sıfırlanmıştı.  PKK teröristlerinin büyük çoğunluğu Kuzey Irak'a kaçmak zorunda kalmıştı. Bunlar silahlarını gömerek ya da satarak ortadan kaybolmuşlardı.
Yani bu gün AKP'nin hedef gösterdiği durum AKP iktidara geldiğinde zaten vardı. 

Hatırlarsınız, teröristbaşının kardeşi Osman Öcalan, teröristliği bırakmak zorunda kalmıştı ve Kuzey Irak bölgesinde fırıncılık yapıyordu. Şu anda hala fırıncılık yapıyor. Ne oldu peki? Bakın ABD hemen devreye girdi, bildiğiniz gibi 4 Temmuz 2003 tarihinde maalesef askerimizin başına çuval geçirildi, ondan sonra artık olaylar gelişmeye başladı. Ve 2004 yılında Amerika ısrarla, Kuzey Irak bölgesindeki tampon bölgenin kaldırılmasını istedi.  Tampon bölge sayesinde bütün terörist kampları bomboştu ve bizim kontrolümüz altındaydı. Hatta kandil dağı bile TSK'nın kontrolü altındaydı.Doğal olarak, tampon bölge kaldırılınca teröristlere gün doğdu.Tekrar bütün terörist kampları şimdi terörist kaynıyor.

Bunun sorumlusu tampon bölgeyi kaldıran AKP hükümetidir. Yani bitmiş olan terörü, AKP hükümeti açık bir şekilde körükledi ve hortlattı. Daha önce askerin alan kontrolü ve yol kontrolü hakları vardı. Onlar da ellerinden alındı. Şimdi alan ve yol kontrolünü teröristler yapıyor. Bakın, kepazeliğe bakın.Nereden nereye geldik. Bunun dışında, kimsenin haberi yok şu anda, doğu ve güney doğu bölgelerinde görev yapan birçok subay mahkemelik. Teröristler şikayet ediyor ve bizim subaylarımız sorgulanıyor. Hiçkimsenin haberi yok.Herkes mahkemelik.


Yine AKP döneminde, Ege Denizi'nde, Türkiye'ye ait 16 adat, Yunanistan tarafından bilfiil işgal edildi.
Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti bu işgallerin önlenmesi için TSK'ya direktif vermedi.Nerede bu hükümet?

KARDAK krizinde 3 gün içerisinde direktif verildi ve Yunan askeri def edildi oradan, bakın
dokuz yıl geçti hala AKP hükümetinden ses yok.

Yine Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Akdeniz'de, T.C.'ne ait olan 7 bin km. kare kıtasağanlığını işgal etti.
Orada şimdi petrol arayabilir. Arkasından da 2007 yılında Mısır'a kiraya verdi. Şimdi orada petrol
arasa AKP hükümetinin yapacak hiçbir şeyi yok."

EMEKLİ KURMAY ALBAY ÜMİT YALIM
Milli Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri
www.akademidergisi.com




24 Ağustos 2013 Cumartesi

Suriye'de Kimyasal silahı yine MUHALİFLER kullanmışlar



akp'nin gerçek yüzü, büyük israil projesi, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), el kaide terör örgütü, el nusra, kimyasal silahlar, özgür suriye ordusu, suriye sorunu


Es-Sefir yazarı Muhammet Blut yazısında Suriye'deki saldırının amacının Suriye ordusunun ilerleyişini durdurmak olduğunu belirtti. medyaşafak.com sitesinden Hasan Sivri'nin çevirdiği bu dikkat çekici makaleyi paylaşıyoruz.
Muhammed Blut
Es-Sefir
Rusya kanıtlarını sundu, Batı ithamdan kaçınıyor, Obama istihbaratın devreye girmesini istedi.
Batılılar ve Amerika, Güvenlik Şurası önünde Suriye rejimini kimyasal silah kullanmakla suçlamaktan neden uzak durdular?
Arap kaynaklar, Batılı ve Amerikalı görevlilerin; kimyasal saldırı ile ilgili, resmi olarak ilan edilmeyen ama savaş sahası ve Guta bölgesini ilgilendiren uydu görüntüleri ve Rus belgeleri destekli bazı şeyler duymuş olabilecekleri üzerinde duruyorlar.
füze kimyasal
Rus heyet, önceki gün Güvenlik Şurasında belgelerle yaşananları aktardı. Toplantı süresince Amerikalılar, uydu görüntülerinde benzer sonuçlara -muhalif taraflardan atılan 2 füzeye- ulaştığından Rusların belgelerine karşılık başka belge sunamamış.

Suriye'nin Birleşmiş Milletler temsilcisi Beşşar Caferi, Rusların belgelerini destekleyecek kanıtlarla süratli bir şekilde Şam'dan New York'a gitti. Batı'nın, Suriye rejimini itham etmesi ve soruşturmaların genişletilmesini talep etmekle yetinmesi, Rusların önceki gün gece saat 01.53'te Duma'dan atılan 2 füzeye ait fotoğrafları, Güvenlik Şurasına teslim etmesine dayanıyor. Ayrıca Batılıların, kendilerine mahsus referanslarına başvurmadan Suriye Muhalif Koalisyonunun, Suriye hükümetine sorumluluk atfettiği yorumlara dayandıkları gözlemlendi.
Ruslar, kimyasal madde taşıyan el yapımı füzelerin, Zehran Alluş yönetimindeki 'İslam Tugayı'nın kontrolü altındaki bölgeden atıldığını söylüyorlar. Zehran Alluş yönetimindeki İslam Tugayı, Guta'daki en güçlü silahlı grup ve 25 bine yakın militana sahip. Arbin, Zemelka, Sekba, Kefbatn, Ayn Terma ve çevre bölgelere dağılmış haldeler. Suriye ordusunun şu ana kadar ki en büyük operasyonu olan ve başkentin eteklerinde gerçekleştirilen ''Kent Kalkanı'' hamlesine cevaben, biri eski mıntıka olan Cobar yakınlarında bir beldeye, diğeri de, Doğu Guta'daki Arbin ve Zemelka ortalarına isabet eden iki füze atıldı.
Suriye ordusunun topçu birlikleri gece saat 1 gibi militanların merkezlerini bombalamaya başlarken, sabah 6 gibi de tank konvoyu ve piyade birlikleri özel bir şekilde Cobar'a, muhalif ''Başkent Fetih Cephesi'' grubuna doğru harekete geçmişti. Bölgede 13 muhalif tabur, Suriye ordusuna karşı savaşmak üzere Nusra Cephesi komutasında bir araya geldi. Bu taburlardan bazıları şunlar: ''Harun Reşid, Hak Kılıçları, Muhacirin ve Ensar, Ebu Zer Gifari, Abbas bin Meryem, Sultan Muhammed El-Fatih, Şam Kalkanları, Cobar Şehitleri, Mecd el-Hilafe''



Kaynaklar, Cobar cephesinde savaşan ''Başkent Fetih Cephesi'' birliklerinin, gece saat 1'den sonra ve kimyasal saldırıdan hemen önce, Abbasiyin garajları yakınlarından, Faris El-Hori yolu sonlarına doğru çekilmeye başladığını, Ensar İslam birliklerinin ise Guta'nın en kalabalık bölgelerinden Duma'da toplandığını belirtiyor.
Meydan bölgesinden başkentin kalbine nüfuz etmeye ve başkentin güneyinde Hacer el-Esved ve Yalda'da bulunan Suriye ordusunu kuşatmaya çalışan Özgür Ordu'ya bağlı 2. ve 4. birlikler, Suriye ordusunun önleyici operasyonu ile durduruldu.
Füzelerin atılması ile gerçekleştirilen kimyasal saldırının ve teftiş komitesinin bölgeye girişinin talep edilmesinin, ağırlıklı olarak hedefinde, her şeyden önce Suriye ordusunun askeri operasyonlarını durdurması var.
Suriye İnsan Hakları örgütü Mirsad, Suriye ordu birliklerinin baskısının, Suriye Muhalif Koalisyonunun rejimi kimyasal silah saldırısı yapmakla suçladığı Guta'daki militanlara kadar ulaştığını aktardı. Mirsad, katliamda hayatını kaybedenlerin sayısının 170'e ulaştığını söyledi.
Muhammed Blut
Es-Sefir
_________________________________

Suriye'de daha önce de kimyasal silahlar kullanılmıştı. O zaman da muhalifler bu katliamları ESAD'ın yaptığını iddia etmişlerdir. Bölgeye giden Birleşmiş Milletler yetkilileri, yaptıkları incelemenin ardından Kimyasal saldırıları ESAD'ın değil Muhaliflerin yaptığını açıklamıştı. İşte o haberin videosu:


______________________________

Özgür Suriye Ordusu'na el Nusra teröristleri daha önce ülkemizde ellerindeki sarin gazı ile yakalanmışlar ve basına yansımışlardır. İşte o haber:

Sarin gazıyla yakalanan 5 El Kaide militanı tutuklandı
sarin gazı kimyasal silah ile yakalanan beş el kaide militanı tutuklandı

ADANA
Evlerinde 2 kilo sarin gazıyla yakalanan 12 El Kaide üyesinden 5’i tutuklandı. Adana Emniyet Müdürlüğü, hafta başında El Kaide’nin Suriye’de örgütlü El Nusra Cephesi üyelerine yönelik Adana ve Mersin’de operasyon düzenledi.
Operasyon kapsamında militanların evlerindeki aramalarda, Kimyasal Silahlar Konvensiyonu tarafından yasaklanmış, vücuttaki sinir sistemlerinin dengesini bozarak felç meydana getiren bir tür gaz olan sarin bulunduğu belirtiliyor. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeleri alınan 12 kişiden 6’sı sağlık kontrollerinin ardından serbest bırakıldı. Önceki gün sabah adli mercilere sevk edilen 6 kişi saat 14.30’da cumhuriyet savcısına ifade vermeye başladı. Gece geç saatlere kadar süren ifadelerin ardından nöbetçi mahkemeye sevk edilen 6 kişiden 5’i tutuklandı, 1’i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. El Kaide’nin El Nusra Cephesi, Suriye’deki en büyük üçüncü silahlı grup olarak biliniyor.
Zaman
2 Haziran 2013

Arap Baharı mı? Haçlı Seferi mi? Recep Tayyip Erdoğan ne yapmaya çalışıyor?

akp'nin gerçek yüzü, büyük israil projesi, evanjelistler, masonluk, mehmet fahri sertkaya, recep tayyip erdoğan, suriye sorunu, turhan çömez

11 Eylül 2001 Dünya Ticaret Merkezi'ne uçakların çarpması hadisesinden ve ardından kendi de bir Evanjelist olan ABD eski başkanı Bush'un "Bu bir Haçlı seferidir." açıklamasını bir katedralde yapmasından sonra bile hâlâ daha gerekirse gözlerini ve kulaklarını kapatarak gerçekleri görmek istemeyen "adı müslüman"ların bulunuyor olması ve bu sahtekarların sayıca samimi müslümanlardan fazla yekun tutuyor olması, biz samimi ehli sünnet müslümanlarının gerçekleri görmesine mani değildir.

11 Eylül 2001 hadisesi ile birlikte 3. dünya savaşı fiilen başlamış, tam da Şangay Birliği ülkelerinin merkezinde kalan Afganistan işgal edilmiş, oraya devasa askeri üs ve yığınak yapılmış, Şangay kalbinden vurulmuş...
Ardından "22 Ortadoğu/İslam ülkesininin rejimlerini ve haritalarını değiştireceğiz" diye açıkça dünyaya ABD ve müttefikleri tarafından meydan okunmuş...

Irak, kimyasal silah bahanesi ile işgal edilmiş, Irak'ta bir buçuk milyon sivil katledilmiş, beş milyon çocuk yetim kalmış, beş milyon insan evsiz-barksız, işsiz-aşsız kalmış...

Bu süreçte Boşbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Komşuda yangın varken şahsi kanaatim yangına müdahale etmekten yanadır." ve "Her zaman Hayır'da hayır yoktur." açıklamalarını defalarca yaparak, kendi milletvekillerini şiddetli baskı altına alarak, perde arkasından da 24 milyar dolara ABD ile tezkere anlaşması yaparak bizi de bun milyonla masumun katili yapmaya çalışmış...

Yetmemiş ilan ettikleri üzere 22 ülke sıradan geçmeye başlamış, açıktan askeri müdahaleye gücü yetmeyen batı cephesi, Arap Baharı iddiası ile halk ayaklanmaları başlatmış...



Afganistan ve Irak'tan sonra Tunus, Libya ve Mısır da bütün yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile tamamen batı cephesinin kontrolüne geçmiş...

Yetmemiş aynı oyun Suriye'de de çevrilmiş, ama Suriye, batı cephesi ülkelerine, ittifaklarına, piyonlarına, kullandıkları el kaide örgütüne ve içimizdeki AKP taraftarı bakar körlere köprüden önce son çıkışı kaçırdıklarını, sonunu hesap etmeden girdikleri Suriye köprüsünün sonunda onları cehennemin beklediğini göstermiştir.

Bu gerçekleri gözlerini ve kulaklarını bile kapatarak görmek istemeyen kişiler, her ne kadar müslüman olduklarını iddia etseler de aslında insan bile değildirler. Zerre vicdanı olan ve insan olan birisi, şunca zulme, şunca işgale, yalana, oyuna, tiyatroya tepkisiz kalamaz. Elin Hıristiyanları bile kendi işgalci Hıristiyan devletlerine "Yuh olsun! Bu nasıl kansızlık. Bu hareket tarzımız kabul edilemez" diye isyan ederlerken, bizim sözde müslümancıklar onlar kadar bile olamıyorlarsa burada bir durup, bir düşünüp gerçekçi kararlar almamız lazım. Bu Türkiye'nin yarısı bile Müslüman olsa, halimiz böyle olamaz...

| Mehmet Fahri Sertkaya

AkademiDergisi.com


****

AK Parti eski milletvekili ve başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlarından Turhan Çömez ABD ile 24 milyar dolara tezkere pazarlığının yapılışını ve çok daha fazlasını anlatıyor.
Doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulduğu ülkemizde Turhan Çömez de Ergenekon'a dahil edilip susturulmuştur.





*******


AKP'nin ve Tayyip'in ihanetlerini Milli Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri
EMEKLİ KURMAY ALBAY ÜMİT YALIM anlatıyor.

Emekli bir TSK Albayı ihanetin resmini çiziyor...

" AKP iktidara geldiğince terör büyük oranda sıfırlanmıştı.  PKK teröristlerinin büyük çoğunluğu Kuzey Irak'a kaçmak zorunda kalmıştı. Bunlar silahlarını gömerek ya da satarak ortadan kaybolmuşlardı.
Yani bu gün AKP'nin hedef gösterdiği durum AKP iktidara geldiğinde zaten vardı.

Hatırlarsınız, teröristbaşının kardeşi Osman Öcalan, teröristliği bırakmak zorunda kalmıştı ve Kuzey Irak bölgesinde fırıncılık yapıyordu. Şu anda hala fırıncılık yapıyor. Ne oldu peki? Bakın ABD hemen devreye girdi, bildiğiniz gibi 4 Temmuz 2003 tarihinde maalesef askerimizin başına çuval geçirildi, ondan sonra artık olaylar gelişmeye başladı. Ve 2004 yılında Amerika ısrarla, Kuzey Irak bölgesindeki tampon bölgenin kaldırılmasını istedi.  Tampon bölge sayesinde bütün terörist kampları bomboştu ve bizim kontrolümüz altındaydı. Hatta kandil dağı bile TSK'nın kontrolü altındaydı.Doğal olarak, tampon bölge kaldırılınca teröristlere gün doğdu.Tekrar bütün terörist kampları şimdi terörist kaynıyor.

Bunun sorumlusu tampon bölgeyi kaldıran AKP hükümetidir. Yani bitmiş olan terörü, AKP hükümeti açık bir şekilde körükledi ve hortlattı. Daha önce askerin alan kontrolü ve yol kontrolü hakları vardı. Onlar da ellerinden alındı. Şimdi alan ve yol kontrolünü teröristler yapıyor. Bakın, kepazeliğe bakın.Nereden nereye geldik. Bunun dışında, kimsenin haberi yok şu anda, doğu ve güney doğu bölgelerinde görev yapan birçok subay mahkemelik. Teröristler şikayet ediyor ve bizim subaylarımız sorgulanıyor. Hiçkimsenin haberi yok.Herkes mahkemelik.

Yine AKP döneminde, Ege Denizi'nde, Türkiye'ye ait 16 adat, Yunanistan tarafından bilfiil işgal edildi.
Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti bu işgallerin önlenmesi için TSK'ya direktif vermedi.Nerede bu hükümet?
KARDAK krizinde 3 gün içerisinde direktif verildi ve Yunan askeri def edildi oradan, bakın
dokuz yıl geçti hala AKP hükümetinden ses yok.

Yine Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Akdeniz'de, T.C.'ne ait olan 7 bin km. kare kıtasağanlığını işgal etti.
Orada şimdi petrol arayabilir. Arkasından da 2007 yılında Mısır'a kiraya verdi. Şimdi orada petrol
arasa AKP hükümetinin yapacak hiçbir şeyi yok."

EMEKLİ KURMAY ALBAY ÜMİT YALIM
Milli Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri
www.akademidergisi.com




******

Recep Tayyip Erdoğan'ın eşbaşkanlarından biri olduğu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) nedir?


22 Ağustos 2013 Perşembe

AKP ABD İşbirliği: Amerikayı Kalkındırma Partisi


abd, ak parti, akp'nin gerçek yüzü, cia, içimizdeki israil, kripto Yahudiler, mossad, recep tayyip erdoğan, siyonizm

Allah’la Kandırma Partisi ya da Amerika’yı Kalkındırma Partisi!


İşte Ak Gerçekler Size:

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
1 ▬ Başbakan Erdoğan bir Amerikan gazetesine yazdığı makalede Irak’a savaşmaya giden ABD’li askerlere dua etti ve:

“Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.” şeklinde konuştu...

“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.”

[By Recep Tayyip Erdogan – The Wall Street Journal (March 31st, 2003)]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
2 ▬ Dışişleri Bakanı Gül:

“Dünya barışı için, barışı korumak için, son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir.” dedi.

[http://www.milliyet.com/2006/05/16/siyaset/siy03.html]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
3 ▬ Yirmi beş İslam ülkesinin sınırlarını değiştirip hepsini Irak gibi yapma projesi olan ABD kaynaklı BOP’la ilgili Sayın Gül’ün görüşü:

“Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek.” Şeklinde konuştu.

[http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=181295]

Not: Vatandaşlarımızın % 72’si BOP’u tehlikeli görüyor. (25.07.2004 – Yeni Şafak)

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
4 ▬ Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın diyor ki:

“Ben Avrupa’ya gittiğimde kiliseye çok giderim, büyük zevk duyuyorum.”

[II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt: 2 sayfa: 375]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
5 ▬ Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı yapılan Sayın Mehmet Aydın, İslam dinini Müslüman olmayanlara tebliğ etmeye ‘En DİNSİZCE Hakarettir’ dedi; şöyle ki:

Bazı Müslüman kardeşlerimiz diyor ki yahu bir fırsat düştü, Müslümanlığı anlatalım Hıristiyanlara; Allah belki hidayetini gösterir. (Diyalog çalışmalarında)...

İşin ucunda bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkçası bu bir din mensubuna yapılacak en DİNSİZCE bir hakarettir.”
[II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt: 2 sayfa: 322]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
6 ▬ ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz:

“Biz Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir.” 

[Irak işgalinden üç ay önceki Türkiye ziyareti esnasında yaptığı açıklamadan]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
7 ▬ Erdoğan, AJC örgütünden bugüne kadar “Cesaret Ödülü” alan 10 kişi içinde Yahudi olmayan tek kişi. Tayyip Erdoğan’a “Cesaret Ödülü” veren “American Jewish Congress” (AJC) adlı kuruluş, WJC’ye bağlı. Theodore Herzl tarafından Dünya Musevilerini bir “ulusal yurda” kavuşturma amacıyla 19. yüzyıl sonunda kurulan “World Jewish Congress” (WJC) İsrail devletini kurmakla amacını gerçekleştirmiş bir Yahudi teşkilatıdır. Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle lâyık görülmüştü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan. Listede İsrail’in önemli bütün başbakanları var. Türkiye başbakanına bu ödülün verilmesi de, verildiği mekân da anlamlı: HSBC bankasının New York merkezi…

[http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2004/SUBAT/05/tkivanc.html]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
8 ▬ Bush, Erdoğan’a: “Sen ne harika bir adamsın” dedi.

[(You are a great man) Kasım 2004]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
9 ▬ Çeçenler Rusların dilinde terörist. Erdoğan 3 Kasım seçimi sonrası AKP genel başkanı olarak 170 kişilik heyetle ziyaret ettiği Rusya’da teröre karşı işbirliğinden söz etti.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
10 ▬ Erdoğan genel başkan sıfatıyla gittiği Çin’de de şöyle dedi:

“Tek Çin anlayışını destekliyoruz. Çin’in toprak bütünlüğü konusunda Türkiye’nin herhangi bir tereddüdü yok, saygısı vardır. Terörün dini, milleti, ırkı olamaz.”

(Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan’ı kendi toprağı sayıyor ve özgürlük mücadelesi veren 30 milyon Uygur Türk’ü kardeşimize de terörist diyor! Tayyip Bey’in sözü bu manada nasıl değerlendirilecek?)

(Tayyip Erdoğan, diline pelesenk olduğu üzere, Pekin’de de “Han, Mançur, Moğol, Doğu Türkistanlı, Tibetlisi ile Çin bir büyük mozaiktir. Bu da büyük zenginliktir” demeliydi (!) alıntı)

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
11 ▬ Yurtdışı turları ve ilginç temasların ardından Erdoğan, milletvekili oldu. Aradan dört buçuk yıl geçmesine rağmen AKP “Acil Eylem Planı”nı bile tatbik edemedi.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
12 ▬ Kuzey Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirildi. Buna ciddi hiçbir tepki gösterilemedi.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
13 ▬ Üstelik ağır ve ciddi çuval olayı sonrası “ABD’ye nota verecek misiniz?” sorusuna başbakan şöyle veciz (!) bir cevap verdi:

“Bu müzik notası değil. Öyle aklınıza her estiğinde verilmez. Ağırlığı ve ciddiyeti vardır.” 

[http://www.hurriyet.com.tr/agora/article.asp?sid=1&aid=2257]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
14 ▬ Erdoğan’dan enteresan bir açıklama:

“Amerika’nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi; Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım!”

[(15 Şubat 2004, Kanal D, Teke Tek Programı) 18.02.2004. Hürriyet Gazetesi, sayfa: 20.]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
15 ▬ Sözde Ermeni Soykırımı meselesinde Dışişleri bakanlığı, yetersiz kaldı. Üstelik Sözde Ermeni soykırım yasasını kabul eden ülkelere yenileri eklendi:

[İsviçre (2003), Slovakya (2004), Hollanda (2004), Polonya (2005), Litvanya (2005), Arjantin (2006)...]

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
16 ▬ 1 Mart Tezkeresi reddedilmesine rağmen, bir genelgeyle, ABD’nin savaş araç-gereçleri Türkiye üzerinden nakledildi.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
17 ▬ İsrail’in talebiyle ve onun güvenliği için, kamuoyuna rağmen Lübnan’a asker gönderildi.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
18 ▬ Başbakan Erdoğan, İspanya Başbakanıyla beraber “Medeniyetler Arası İttifak (!?)” eş başkanı oldu.

(Medeniyetler arası ittifak, Dinler arası diyalogun diğer bir ismidir. Gösterilen tepkiden dolayı, medeniyetler arası ittifak ifadesi kullanılıyor.)

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
19 ▬ Başbakan Erdoğan, BOP’un da (Büyük Ortadoğu Projesi) eş başkanı oldu. İkinci başkan, Bush...

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
20 ▬ Erdoğan, Gül ve bakanların baskısına rağmen 1 Mart tezkeresine ‘hayır’ diyen milletvekilleri, 22 Temmuz seçiminde aday gösterilmediler!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
21 ▬ Tezkereye ‘evet’ denmesini isteyen Erdoğan:

“Her zaman, ‘hayır’da hayır yoktur. Rahat olun, gelişmeler kontrolümüzde” dedi.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
22 ▬ Erdoğan, tezkere geçse de geçmese de ABD’nin harekâtta kararlı olduğunu belirterek, Türkiye’nin 2003 yılı içinde 73 milyar dolar borç ödemesi olduğunu söyledi ve tezkerenin çıkmaması halinde Türkiye’nin ekonomik olarak çok sıkıntıya gireceğini ifade etti.

(Hatta Erdoğan’ın “Tezkereye hayır diyen, bana hayır demiş olur”... “Tezkere geçmezse memur maaşlarını ödeyemeyiz” dediği ifade edildi.)

21 Ağustos 2013 Çarşamba

CIA, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nı (İhvan-ı Müslimin'i) çoktan kontrolüne almış

akp'nin gerçek yüzü, cia, cia ajanı fethullah gülen, ihvan-ı müslimin, müslüman kardeşler teşkilatı, recep tayyip erdoğan, yusuf el karadavi / kardavi


İşler fena halde organize. Ucu Türkiye’de AKP’ye kadar dayanıyor. CIA, Müslüman Kardeşler örgütünün uluslararası alanda örgütlenmesinin mimarlığını yapmış. İşte detaylar:

Müslüman Kardeşler 1928 yılında Mısır’da Hasan El-Benna tarafından kuruldu. İlk başlarda radikal tavırları ile öne çıkan örgüt 1950′li yıllardan itibaren özellikle Hasan el-Benna’nın damadı Said Ramazan’ın girişimleriyle uluslararası alanda örgütlenmeye başladı.

Hasan el Benna'nın damadı Said Ramazan (1926-1995)
Hasan el Benna'nın damadı Said Ramazan (1926-1995)

Said Ramazan’ın 1950′li yıllarda CIA tarafından “kafakola” alındığı resmi belgelerde kayıtlı. Ramazan 1953 yılında önce ABD’ye gidiyor ve dönemin ABD Başkanı Dwight Eisenhower ile görüşüyor. Bu görüşme sonrasında yakın takibe alınan Ramazan, 1957 yılında CIA ajanı Robert Dreher tarafından “şirket”e eleman olarak kaydediliyor.


İşte bu tarihten sonra Müslüman Kardeşler’in uluslararası alanda örgütlenme atağı başlıyor. Kısa sürede birçok ülkede (ki Türkiye’de de Erbakan aracılığıyla) örgütlenme tamamlanıyor.

CIA’nın o dönemki hesabı, müslüman ülkelerde esen sol ve milliyetçi rüzgarların önünü Müslüman Kardeşler aracılığıyla kesmek.



Said Ramazan (sağ başta elinde kağıt olan) Eisenhower ile birlikte Beyaz Saray’da..
Müslüman Kardeşler’in bu atağı tabii ki petro-dolarlarla gerçekleştiriliyor. Bu operasyonun başında da Suudi Arabistan bulunuyor. Bu arada Suudi Arabistan’da Müslüman Kardeşler’in gençlik kolu niteliğindeki Dünya Müslüman Gençlik Birliği (WMYA) kuruluyor (AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu birliğin gelecekte üyesi oluyor).

Tezgah iyi işliyor. Müslüman Kardeşler’in İsviçre merkezli uluslararası ağı, işi banka kurmaya kadar vardırıyor.

Bir CIA ajanının deyimiyle, Müslüman Kardeşler’in tüm ipleri CIA tarafından tamamen kontrol altına alınıyor ve gerektiğinde kullanılmak üzere yedeğe alınıyor.

…Ve son 10 yıla gelindiğinde Ortadoğu’nun yeniden inşaası operasyonu için Müslüman Kardeşler tekrar ön plana çıkarılıyor. Türkiye dahil birçok müslüman ülkede Müslüman Kardeşler bağlantılı örgütler iktidara getiriliyor (Hamas, Mısır’da Mursi vb).

Ha Türkiye’de AKP ile Müslüman Kardeşler’in sıkı fıkı ilişkilerine gelince…

AKP ve Müslüman Kardeşler’in fena halde organize işleri!






Haberimiz, ehl-i siyaset sevdalılarına loş da olsa bir ışık tutmak gayesindedir. Evet, JÖNTÜRK, Türkiye’de yüzde 50 gibi bir oy oranıyla iktidar olan AKP’nin, bazı bağlantılarıyla ilgili çok önemli bir belgeyi okurlarının dikkatine sunuyor. Bu belge, AKP’nin Müslüman Kardeşler’in uluslararası ağının bir parçası olduğunu gösteriyor ve de ABD’den tutun da Malezya’ya kadar birçok ülkede siyaset erbabının masalarını süslüyor. İşte detaylar:

Detayların şekl-i şemâiline mufassal olarak bakmadan önce, tablonun Türkçeleştirilmiş haline şöyle bir bakmak icap ediyor:



…Ve de tabii ki bu çizelgede yer alan kuruluşlardan bazılarına da:

FIOE: Avrupa İslami Örgütler Federasyonu (http://www.euro-muslim.com).

Europe Trust: Bağışla çalışan İngiltere merkezli yardım kuruluşu (http://www.europetrust.eu.com).

HİKMET: Hikmet Bilim Dostluk ve Yardımlaşma Derneği ((http://www.hikmetder.com).

FİDDER: Filistin Dayanışma Derneği (http://www.fidder.org.tr).

IDSB: İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (http://www.theunity.org/tr).

TGTV: Türkiye Gönüllü Teşekkülleri Vakfı (http://www.tgtv.org).

Çizelgeye bakışımıza yekün tutalım (Çünkü gerisi artık herkesin malumu. AKP’yi açıklayacak halimiz yok herhalde) ve gelelim organize işlerin şekli şemâline:

Müslüman Kardeşler’in uluslararası örgütlenmesinin en önemli kilometre taşlarından biri Avrupa. Buradaki örgütlenmenin en önemli liderlerinden biri de Müslüman Kardeşler’in önde gelen isimlerinden Yusuf El Karadavi. AKP iktidarı döneminde Türkiye’ye gelerek istediği gibi at oynatan Karadavi, bu serbestinin karşılığında hem maddi hem de manevi destek kapılarını sonuna kadar açmış Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları için.

Nasıl açmasın?

Erdoğan, Müslüman Kardeşler’in yan kuruluşu niteliğindeki Suudi Arabistan destekli Dünya Müslüman Gençlik Örgütü’nün (WAMY) en kıdemli üyelerinden biri.

Nitekim, “kardeşliğin” hatırına, Avrupa’daki Müslüman Kardeşler yapılanmalarından FIOE ve Europe Trust, Türkiye’ye “yağdır mevlam su” misali yardıma başlıyorlar. Tabii bu yardım sefaletle koyun koyuna yatanlara değil, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki örgütlenmesinin sac ayaklarına aktarılıyor.

Kimler mi Türkiye’deki Müslüman Kardeşler kişi ya da kuruluşları?

Şimdi yukarıdaki çizelgeye bir daha bakın ve bu sorunun yanıtını kolayca bulun (AKP’yi dışlamadan tabii ki:-)

Ha unutmadan, yukarıdaki çizelge aynen ABD Başkanı Barack Obama ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un da masalarının üzerinde (BM’nin Mavi Marmara olayıyla ilgili çıkacak raporuna dikkat. Hiç de beklendiği gibi İsrail’i suçlayıcı bir karar çıkmayabilir ).

Peki neden mi bu organize işlere özellikle batı (son zamanlarda da İsrail) fazla ses yükseltmiyor?

Onun nedeni de, İran’ın etkisini kırmak için Türkiye’nin liderliğinde Sunni bir İslami birliğe (sanal da olsa) şu an duyulan ihtiyaç.

Gerisi laf-ü güzaf.

NOT: Mavi Marmara olayının şifreleri de yukarıdaki çizelgenin içinde. Bakalım çözebilecek misiniz?


Herhalde anlaşılmıştır Arap Baharı’nda Müslüman Kardeşler çıkışının esbab-ı mucibesi ve AKP’nin Türkiye’de iktidar olmasının şifreleri..


(jonturk.com - 2012)

"Tayyip'i kullanın. Deliğe süpürmeyin. Amerika'da ve Avrupa'da ondan yararlanın." - Cüneyd Zapsu

ak parti genel başkanı, başbakan, CIA ajanları, cüneyd zapsu, gerçek, gerçekleri, kimdir, recep tayyip erdoğan, sabetayistler

ZAPSU'NUN TEYP DEŞİFRESİ:
''KULLANIN''

AKP yetkililerinin yalanlama çabalarına karşılık, Washington'daki toplantının teyp kayıtları, Cüneyd Zapsu'nun Başbakan Erdoğan için Amerikalılara iki defa "use..." (kullanın) dediğini ortaya koyuyor

HABER MERKEZİ


Milliyet Washington muhabiri Yasemin Çongar'ın geçen cuma günü gazetemizin manşetinde yer alan "ABD'de Hamas Kavgası" başlıklı haberi, Türkiye'nin siyasi gündeminin en önemli tartışma konularından biri haline geldi.
Çongar, bu haberinde AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu'nun Washington'daki American Enterprise Institute adlı araştırma kuruluşunda (think tank) Amerikalılarla yaptıkları tartışmaları aktarıyordu.

Haberin en çok hassasiyet yaratan noktalarından biri, Zapsu'nun Başbakan Erdoğan'ı kastederek, Amerikan tarafına "Bu adamı kullanın" dediğini aktaran bölümdü.
Zapsu'nun bu sözleri önceki akşam AKP'nin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında da ele alındı. Milliyet AKP muhabiri Abdullah Karakuş'un aktardığına göre, toplantıya katılan Şaban Dişli, konuyu haberleştiren gazetecilerin çeviri hatası yaptıklarını söyledi. Dişli, "Erdoğan'ın tüm dünyada kredibilitesi var, kredibilitesini kullanın dedik; Erdoğan'ı kullanın demedik" şeklinde konuştu.
Milliyet, bu konuda herhangi bir yanlış anlamaya yer vermemek üzere Washington muhabiri Yasemin Çongar'ın elindeki teyp kaydından Zapsu'nun bu konudaki sözlerinin İngilizce orijinali ile Türkçe çevirisini okurlarınının dikkatine getiriyor:

'Onu sömürün' de dedi mi?
Zapsu, konuşmasında Amerikalıların Erdoğan'ı "kullanmaları" anlamına gelen sözler sarf ederken, önce İngilizce "kullanma" fiiline kıyasla daha ağır bir anlam içeren "exploit" sözcüğünü kullanıyor, ancak bunun yanlış olacağını hemen fark ederek düzeltiyor. 
Redhouse Sözlüğü, exploit sözcüğüne Türkçe şu karşılıkları veriyor: "Sömürmek, istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak, istifade etmek."

İNGİLİZCE TEYP KAYDI:



This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to... I'd say "exploit" is a bad word, but kullanmak or use... (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use... Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer...

TÜRKÇE ÇEVİRİSİ

Bu adam dürüst bir adam. Kendi inançlarına sahip ve bu inançlarında samimi. Lütfen şunu yapmaya çalışın... "Sömürmek" kötü bir kelime, ama kullanmak... Bu adamdan yararlanın. Çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle Müslüman dünyasında, hem de Batı tipi demokrasiye inanıyor. Bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine onu kullanın... Burada ve Avrupa'da bundan yararlanmalısınız. Teklifim budur.

Kaynak: Milliyet

CIA'e ve Misyoner MOON'a çalışan Fethullah Gülen'i Siyasi Anlamda Recep Tayyip Erdoğan Koruyor

erdoğan erdoğan
erdoğan erdoğan

Yazdığı kitaplarının intihal/çalma olduğu meydana çıkan...
Hıristiyan Misyoner teşkilatı olan MOON ve CIA ile bağları ispat edilen...
Dünya çapında etkili Yahudi Örgütü ADL ile bağları ispat edilen...
Dinler arası diyalog diyerek milletimizin dinini çalmaya çalışan...
ABD'de oturduğu villa bile misyoner örgütüne ait olan...
Kendisine bu villayı soran gazetecinin yanından kızıp da kaçan...
Dünyanın çeşitli ülkelerine gönderdiği sözde hocalarını MOON'un yetiştirdiği ve çeşitli ülkelerin bu kişileri CIA ajanı olmakla suçlayıp tutukladığı meydana çıkan...
İsminin başına koyduğu M. harfinin ne anlama geldiği tartışılan, bunu Mesih/Kurtarıcı peygamber anlamında kullandığı iddia edilen...
"Vatikan'da ölmeyi düşledim." diyen,
FOXMAN gibi "Filistinli çocukların kanlarını içmek istiyorum" diye açıkça söyleyen bir Yahudi ile senli benli, gayet samimi ve sevgi dolu fotoları medyaya sızan ve adına FETHULLAH GÜLEN denilen bu HAİNİ...


Devrilmesi gereken ESAD değil, Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir


ak parti genel başkanı, akp, beşar esad, bop, büyük ortadoğu projesi, gerçek, gerçekleri, özgür suriye ordusu, recep tayyip erdoğan, suriye sorunu

Büyük İsrail projesi hiç bir zaman gerçekleşemeyecek, 400 senelik toprağımız Filistin tekrar bizim olacak ve üzerinde İsrail diye anılan bir devlet olmayacak. Türkiye'de kendini Türk ve Müslüman kimliğinde gösteren, yada kendilerini Ermeni olarak gösteren, veya kendilerini Alevi olarak gösteren, sayıları milyonları bulan, T.C. kimliği taşıyan çift kimlikli, hain Yahudiler, artık tamamen deşifre olacaklar... Bizim topraklarımız üzerinde, bizim devletimizde, bizim inançlarımızı, bizim fikriyatımızı, bizim ibadetlerimizi, bizden gözükerek yasaklayan bu hain kadrolar, gerçekten bizim olan bu devlette, bizim kanunlarımız ile adilane bir surette muhakeme edilip idam edilecekler... Vatana ihanetin mazareti olamaz...

***

Devrilmesi gereken ESAD değil, BOP eşbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir
Suriye'deki olayları CIA ve MOSSAD Türkiye ve Suudi Arabistan üzerinden başlattı. Bütün Ortadoğu, Libya ve Mısır'ı karıştıran teröristler Türkiye'de eğitildiler. Bunlara silah da Türkiye üzerinden gönderildi. Esad çok önceden kendini bu günlere hazırlamıştı. Suriye'nin yerli halkından hemen hemen hiç kimse bu isyana destek vermedi. Sünniler de Şiiler de Nusayriler de vermediler. Ve ESAD ın ordusu bunlara dokunmadı. ESAD katildir. zalimdir, bu doğru. Ama bu noktada bu zulmü yapmadı. 

Hal böyle olunca Özgür Suriye Ordusu denilen Suudi, Ürdünlü, Tunuslu, Libya'lı Selefi teröristler herkesi vurdular. Daha taze hadise, 4-5 gün önce bu çatışmalara karışmayan  el-Berri diye anılan en kalabalık sünni aşiretinin liderlerini sokak ortasında silahla tarayarak katl ettiler. Bunun üzerine  el-Berri  ve dört büyük Sünni aşireti daha çatışmalara katılma kararı aldılar, devletten yana taraf oldular ve ilk günde 160 Selefi teröristi öldürdükleri gibi bunların en büyük mevzilerinden birini de ele geçirdiler.

Suriye'ye dair bize anlatılanların en az %99 u yalan...
Şu anda Suriye de olsaydım, Suriye'li olsaydım, Suriye devletini desteklerdim. Ha, Esad iyi biri mi? Değil... Gitmeli mi? Evet... Ama şimdi değil... Büyük İsrail ve BOP planı başarısız olsun, Müslümanlar güçlensin, birlik olsun, siyasi bir otoriteleri olsun, o zaman Esad'ı da, gitmesi gereken diğerlerini de gönderelim. Kendimizi bile bile fitneye, sonuç alınamayacak, kazanılamayacak, kazanılabilse bile küçük kafesten büyük kafese girmek demek olacak bir mücadeleye atmayalım...

Hangi ahmak, orada Esad devrilince kendilerini ABD terörünün içinde bulacaklarını akıl edemez? Saddam gitti de Irak ne oldu? 2 milyon sivil katl edildi? 5 milyon yetim kaldı. Yüzbinlerce Irak'lı sakat kaldı. On binlerce kadının-kızın ırzına geçildi. Bunu Saddam yapabilir miydi? 

Kaddafi gitti ne oldu? Mübarek gitti ne değişti? Söyleyeyim, bu ülkelerde de tam bir Siyonist hakimiyet oldu. Petrolleri, madenleri kapış kapış Siyonist, Avrupalı, ABD'li firmalara gitti... Asıl şimdi sömürülüyorlar...

Başımızdaki hükümet samimi olsaydı, Irak tezkeresi için ABD ile 24 milyar dolara anlaşma yapacağına, "Komşuda yangın varken şahsi kanaatim yangına müdahale etmekten yanadır." diye diplomatik dille müdahale kararı çıkartmaya çalışacağına, tezkere geçirmeye çalışacağına, Libya, BM-NATO kılığındaki Haçlı Seferi ile vurulurken İzmir'i merkez üs yapacağına, İsrail'in güvenliği ve Büyük İsrail in kurulması için çıkarılacak üçüncü dünya savaşında kullanılmak ve Rusya'yı vurmak-Rusya'nın ve İran'ın müdahale gücüne karşı, füze kalkanını Malatya'ya koyacağına, Limanları tezkere ile veremeyince, gayri resmi yollarla ABD'nin kullanımına açacağına, ABD askerlerine "kahraman" diyeceğine, gerekirse hükümetten çekilirlerdi, gerekirse can verirlerdi de bunlara mani olurlardı. Devrilmesi gereken ilk kişi Tayyip Erdoğan'dır. Hükümet meşruiyetini yitirmiştir ve meşru yöntemlerle halk tarafından getirildiği gibi götürülmelidir. Yüce divan'a sevk edilmelidir. 

Bu yapıldıktan sonra, devlet gücümüz ile, o da belki, bu Siyonist fitneleri ve Büyük İsrail'i önleyebiliriz. Bu şartlarda Müslüman Suriyelilerin, arkalarına ABD ve Siyonizmi alıp, onların silahlarını alıp, İncirlik üssünde eğitim görüp, yayladağı kampında İsrail'lilerden ve İngiliz SAT komandolarından eğitim alıp Esad'a karşı savaşmaları akıl alır şey değildir. Bu hareket tarzı özgürlük mücadelesi değil vatanları Suriye'ye ihanettir. İslami bir hareket değildir. Doğru bir tercih değildir.. Bunu yapanları Esad değil, yerinde kim olsa katl eder... Her devlet kendi siyasi otoritesine baş kaldıranlara idam cezası uygular. Harp eder temizler. Biz PKK'ya karşı neden güç kullanıyoruz?



| Mehmet Fahri Sertkaya
AkademiDergisi.com

Şimdi beni dinle utanmaz adam; Tutuştun mu? Foyan ortaya döküldü mü?

ak parti genel başkanı, akp, bop, büyük ortadoğu projesi, gerçek, osman pamukoğlu, recep tayyip erdoğan, yolsuzluk

Şimdi beni dinle; Tutuştun mu ? Foyan ortaya döküldü mü ?

“Sayın öcalan şimdi aldığı kellelerin hesabını veriyor”
Diyen utanmaz adam ;

Basın, üniversiteler, iş adamları, aydınlar bitti de şimdi sıra 1993 1995 yıllarında 778 gün Hakkari ve Kuzey Irak dağlarında 4000 Subay, Astsubay, 55 000 askeriyle zaman sınırı tanımaksızın,Pkk ile çarpışan, Hakkari Dağ ve Komanda Tugayı ve Hakkari Güvenlik Komutanı , şimdi ise Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanına mı geldi?
Biraz önce Şehit ailelerine verdiğin iftar yemeğinde güya beni hedef alarak ‘’Hakkari elden çıktı’’ diyen birileri var diye, seviyene, kişiliğine ve terbiyene uygun sözler kullanıyorsun…

Şimdi beni dinle;

Ben senin bildiğin ne siyasetçiyim nede herhangi bir vatandaş ‘’Hakkari elden çıktı’’ lafını iki senedir söylüyorum.Bu bir ironi bunun halk dilindeki karşılığı orada herşeyin kötü gittiği ve gittikçe herşeyin daha kötüye gitmeye meğilli olduğu anlamındadır.. Senin bunu anlayabilicek ne kapasiten ne de seviyen var..

Dün akşam televizyondaki mesele salt Hakkari değildi ki, senin partinin ve hükümetinin bu ülkeyi nasıl hızla bölünmeye götürdüğü ve BOP Başkan yardımcısı olarak Amerikan uşaklığını orta doğu coğrafyasında nasıl yaptığını anlatıyordu..

Tutuştun mu ? Foyan ortaya döküldü mü ? Beceriksizliğin bohça gibi açıldı mı ?



Yoksa rahatsızlıkların mı nüksetmeye başladı gene ? Sana son sözüm, zerre kadar yüreğin varsa, tabi bir tıp heyetinin kontrolunden sonra çık bir televizyonda karşıma ; Millet kim neymiş görsün…

Korkma evladım ! Hadi topla olmayan cesaretini ;
Şimdi siyaseten hapı yuttun ve kapı açıldı. Bu bir tilki tuzağıydı ve avlandın…

İstanbul’da doğup İstanbul Tuzla’da eğitim alıp hasdal’da 77. Piyade Alayında kantincilik yaparak askerlik görevini ifa eden, kantinlere hangi şirketten sucuk aldıysa terhisden sonrada o şirkete memur diye giren vatandaş şimdi kapı açıldı, hodri meydan!..

El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanırmış meydana çık evladım..

Osman PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı



Suriye Müftüsü Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Suriye sorununun gerçek yüzünü gözler önüne serdi


arap baharı, bop, büyük israil projesi, CIA ajanları, gerçek, gerçekleri, özgür suriye ordusu, recep tayyip erdoğan, suriye müftüsü, suriye sorunu

BAKIN NELER DİYOR SURİYE BAŞ MÜFTÜSÜ 


“Erdoğan’a şunu hatırlatmak istiyorum. Kendisiyle iki defa toplantıya katıldım. İlk olarak İstanbul Belediye Başkanı iken Hz. Muhammed’in kabri başında. Daha sonra da bundan 3 yıl önce başbakanken Ankara’daki Kocatepe Camisi’nde birlikte namaz kıldık. O zaman çok uzun bir süre de görüşme imkânı olmuştu. Kendisi Beşar Esad ve ailesiyle ilgili birçok iltifatta bulunmuştu. Ve bana dönerek şunu söylemişti:

“Arap Baharı denilen bu dalgalar nedeniyle Suriye için çok korkuyorum.”

Bu uyarısı için kendisine teşekkür ettim. Özellikle Suriye’ye gösterdiği ilgi ve ziyaretler için tekrar kendisine şükranlarımı sundum.

Suriye’ye döndükten sonra Erdoğan ile gerçekleştirdiğimiz konuşmayı Beşar Esad’a da ilettim. Bugün Türkiye Başbakanı Erdoğan’a ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na şunu söylüyorum:

“Kıyamet günü Allah’ın huzuruna hep birlikte çıkacağız. Orada ben şunu söyleyeceğim. “Senin ülkenden gelen teröristler benim çocuğumu ve kırk bin masum Suriye vatandaşını katlederek senin yanına döndüler. Neden tüm bu olaylara izin verdiniz? Biliyorsunuz ki Peygamberimiz “komşunuza iyi davranın” diye buyurdu.
Suriye’de bu ateşi yakanlar bilsin ki bu ateşin korları onları da yakacaktır.”


Müftü Hassun daha sonra gözyaşları içinde konuşmasına şöyle devam etti:


“Benim çocuğumu neden katlettiklerini de açıklayayım.

Benden Suriye’den ayrılmam istendi. Ülkemden ayrılıp mevcut siyasi sisteme karşı olduğumu beyan etmemi istediler.

Özellikle Ürdün ve Suudi Arabistan’dan bazı isimler beni arayıp bir an önce ülkeyi terk etmem gerektiğini söylediler. Ben de onlara ülkeyi terk etmek yerine yöneticilerle muhalifler arasında köprü görevi görmem konusunda yardımcı olmayı önerdim. Fakat onlar benim bu tavrımı sistem yanlısı olmak şeklinde ilan ettiler.

Ve buna cevap olarak da çocuğumu katlettiler. Ardından insanlara çocuğumu Suriye devletinin katlettiğini anlattılar.

Bütün bunlar olurken çocuğumun katili olan iki kişi yakalandı. Ve ben bir toplantıda onlarla birlikte oldum. Sadece benim çocuğumu değil o saldırıda 15 insanımızı da katlettiler. Onlara “neden yaptınız bu işi?” diye sordum. “Bize dışardan böyle bir emir geldi” dediler. Ben kendi adıma onları affettim. Türkiye’deki kardeşlerime lütfen anlatın; Suriye’de işte bunlar yaşanıyor.”



Kaynak: (Yol TV’den Fuat Ateş, Lübnan üzerinden Suriye’ye giderek, burada yaşadıklarını ilginç bir belgesel halinde yayınladı. Suriye Müftüsü Ahmet Bedreddin Hassun ile de görüşen muhabir yaptığı mülakatı yayınladı.)

İşte Recep Tayyip Erdoğan'ın Akiller heyeti buna hizmet ediyor; Türkiye ve Kürdistan konfederasyon olacak. Sonra da Büyük İsrail Devleti'ne dahil olacak.

akiller heyeti, büyük israil projesi, büyük ortadoğu projesi, CIA ajanları, gerçek, gerçekleri, kürdistan, kürt sorunu, mossad, recep tayyip erdoğan

Türkiye ve Kürdistan konfederasyon olacak


Hükümet o yıl Kürt açılımına başladığında, eski CHP lideri Deniz Baykal, bunun Amerikan projesi olduğunu savunmuş ve kanıt olarak Phillips’in 2007 ve 2009’da yazdığı 2 raporu göstermişti. Şimdi New York’taki Columbia Üniversitesi’nde İnsan Hakları Çalışma Enstitüsü’nün Barış Oluşturma ve Haklar Programı Direktörü olan Phillips, “Türkiye veIrak Kürdistanı konfederasyon olacak” dedi.

DAVID Phillips, New York’taki Columbia Üniversitesi’nde İnsan Hakları Çalışma Enstitüsü’nün Barış Oluşturma ve Haklar Programı Direktörü. Phillips, Türkiye-Ermenistan arasındaki uzlaşma projesinin de mimarları arasındaydı, hatta bunun için kurulan bir komisyona başkanlık etmişti. David Phillips geçmişte Türkiye’de tartışma konusu olan iki makalesinde ise PKK ile müzakere önermiş, PKK’lıların silahsızlandırılması, dağıtılması ve topluma yeniden entegrasyonu için af dahil bir dizi öneri getirmişti. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda uzun süre danışmanlık yapan ve açıklamak istemese de Türkiye’deki sürecin halen tam göbeğinde bulunan Phillips ile 8 Mayıs’ta PKK’lıların Türkiye’den çekilme takvimi başladığı gün konuştuk. Ertesi gün de içeriğini açıklamadığı bir program için Türkiye’ye geçti. Bundan 6 yıl önce Amerikan Dış Politikası Ulusal Komitesi için yazdığı raporda, bugün yaşanan süreci aşama aşama anlatan Phillips’in çarpıcı değerlendirmeleri şöyle:

8 Mayıs’ta başlayan çekilme sürecini nasıl görüyorsunuz?
Çok olumlu bir gelişme. Ancak çekilme sadece bir başlangıçtır. Daha kapsamlı bir barış anlaşması için yüz yüze müzakereye başlanması gerek. Barış sürecinin kapsayıcı olması için bu hem PKK’lıların ‘Silahsızlandırma, Dağıtma ve Yeniden Entegrasyonu’nun (SDYE) hem de af düzenlemesinin detaylarını içermeli. Af düzenlemesi hem PKK savaşçılarını, hem de çatışmalara karışan diğerlerini içermek zorunda. Suça karışmış olabilecek köy korucuları ve güvenlik güçleri mensupları dahil.

Ya PKK’nın lider kadrosu?
Affın bir alternatifi de sığınma. Türkiye’nin dışında yaşayan birçok PKK komutanı var. Onların af koşullarını müzakere etmek zor olabilir. O yüzden onlar için bir seçenek, şu anda yaşadıkları ülkelerden sığınma almak. Çoğu şu anda Irak’ta. Cumhurbaşkanı Talabani de üst düzey PKK komutanları için sığınmaya sıcak baktığını söyledi. Ancak lider kadrolara nerede sığınma verildiği çok önemli değil. Önemli olan, bu kadroların sorunlarının ele alınması ve böylece onların da barış sürecine engel olmaması.

Kime af, kime sığınma olacak?



Bu, müzakere gerektiriyor. Hükümetin tek taraflı olarak karar vereceği bir şey olmamalı bu. İhtilafta üstlendikleri sorumluluklarına göre farklı şekilde muamele görmeliler.


FARKLI SINIFLANDIRILMALI
Bu durumda Karayılan sığınma alacak.
Ben örgütün üst düzey liderlerinin köylerine dönüp Türkiye’de normal bir hayata devam edebileceklerini sanmıyorum. Onlar sığınma kısmına girecektir. Farklı sınıflar var: Örgüte yeni girmiş olan, suç faaliyetine katılmayanlar. Saha operasyonlarında bulunmuş rütbeliler. Üst düzey lider kadro. Hepsi farklı ele alınmalı. İlk gruptaki suça karışmamış olanlar için koşulsuz af. Suça bulaşmış olanlar için ise şartlı af. Üst düzey için de şartlı af ve sığınmanın bir tür kombinasyonu. SDYE bir af içermeli çünkü başka türlü işlemez.

Peki ilk grup, örgüte yeni katılanlar için kriter ne olmalı?
2002. Örgüte son 10 yıl içinde katılmış olanlar buna dahil olabilir.

Irak bu sınırla kalamaz


Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Türkiye yakın bir işbirliği oluşturdu. IKBY, PKK ile görüşmeleri kolaylaştırma konusunda çok yapıcı bir rol üstlendi. Eğer Türkiye ve IKBY bu yönde çalışırsa, ABD sonuç ne olursa olsun destekler. Türkiye ve KBH arasındaki yakınlık istikrâr ve bölgesel refah için olumlu. Bu ABD’nin çıkarına olan bir durum. Ayrıca bu ilişki, Bağdat ile ortaklığı dışlayıcı değil ki. Ben Irak’ın şimdiki sınırlarıyla yaşayacağını hiçbir zaman düşünmedim. Irak Kürdistanı’nın bağımsız olacağına inanıyorum. Bu da, eğer Maliki cepheleşme yaklaşımına devam ederse Irak’ın bir sonraki (2014) parlamento seçimlerinde olur. Başbakan Maliki, Irak’taki tansiyon ve Kürtlere etnik ayrımın sorumlusudur. Böyle devam ederse, Irak’ın bölünmesinin de sorumlusu olacak. Irak politikası ve Maliki’nin yaklaşımın sonucu büyük ihtimalle Irak Kürdistanı adında uluslararası yasal bir statüye sahip, Türkiye tarafından korunan ve Türkiye ile ekonomi, enerji ve güvenlik alanlarında yakın işbirliği içeren konfedere bir yapı olacak.

Akillerle düzenli temastayım
ABD’nin çözüm sürecindeki rolü ne?
Türkiye egemen bir ülke. Akil insanlar uluslararası deneyimleri inceleyip hükümete öneriler sunabilirler. Columbia Üniversitesi de bu sürece yardım etmeye hazır. Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun bilgileri sağlamak için âkil insanlarla işbirliği içinde çalışıyorum. Bu konuda Türk dostlarımla yıllardır temas halindeyim. 2007’de yazdığım raporda tartışılan maddeler, bugün tartışılıyor. Bu maddeleri Türklerle aktif bir biçimde görüşmeyi yıllardır sürdürüyorum. Şu anda da...

Türk hükümet yetkilileriyle mi?
Kimlerle temasta olduğumu açıklamayacağım. Âkil insanlar dahil Türkiye’deki dostlarla düzenli olarak temastayım.

Bu güne değin en çok tıklanılanlar