Sayfalar

8 Aralık 2017 Cuma

Arif Ahmet Denizolgun'un vefat ettiği gün olağan üstü şeyler yaşandı | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya anlatıyor...

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, video izle, süleymancılar, cemaat, tarikat, arif ahmet denizolgun, vefat, akp'nin gerçek yüzü,

Videoyu openload kanalımızdan izleyin...


O gün ve sonrasındaki süreçte yaşanan olağan üstü mücadele... 

CIA'nın AKPKK üzerinden Süleymancılar cemaatini ele geçirme oyunları... AKPKK'nin cemaatin yeni liderini belirlemek istemesi... 

Arif Ahmet Denizolgun'un cenazesi neden ilan edilen vakitten önce kaldırıldı ve cenazeye hukuk sistemi marifeti ile sahip çıkıp da cemaate müdahale etmek isteyenler... Her şeye rağmen cemaat içinde bulunurken AKPKK'ye çalışanlar... 

Bu süreçte bunların Akademi Dergisi ve Mehmet Fahri Sertkaya'ya düşmanlıkları, tehditler, mafya babaları, satın alınmış ve emir kulu yapılmış savcılar, hakimler ve nihayet cemaat içinde çıkan yazılı sosyal ağ yasaklaması metnine Akademi'nin hile ile eklenmesi... Akademi Dergisi'ni yasaklatmak isterken yasaklanan kişiler, Ahmet Kemal Öncü, Ahmet Ferruh Öncü ve diğerleri...

Bu bir telefon görüşmesi kaydından kesittir. Videoda gördüğünüz yayınları/paylaşımları sitelerimizde ve sayfalarımızda bulabilirsiniz. 

9 Eylül 2017 Cumartesi

Derin Tarih dergisinin çirkin yüzü | Kimmiş kahraman? Fevzi Çakmak mı, Rauf Orbay mı, Kazım Karabekir mi? | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, rauf orbay, fevzi çakmak, sabetaycılar, üzeyir garih, masonlar, gizli yahudiler, FETÖ, yamanlar koleji, gizlenen gerçekler, Kazım Karabekir, peyami safa, mustafa armağan, derin tarih, küçük hüseyin efendi, alarko, bedirhan aşireti

Kimmiş kahraman?

Sahip oldukları yarım yamalak ilim ile, bir Siyonist pususu olduğu somut yüzlerce delil ile meydanda olan AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütüne yardım ve yataklık eden kişilere ve çakma dergilerine itibar etmeyin...

Derin Tarih'te "kahraman" denilen kişilerden Fevzi Çakmak ve Rauf Orbay gizli Yahudi kişilerdi. Ülkemizde, Türk ve Müslüman hakimiyetini tamamen ve sonsuza kadar yok etmek için hile, ihanet hatta tedhiş ile kurulan Kamalizm maskeli Sabetayist Yahudi rejiminin gönüllü askeriydi bunlar... Türk ve Müslüman görünürken, ya da Kürt ve Müslüman görünürken, Türk ve İslam düşmanlığı yapmış kişilerdi. 

Fevzi, 22 sene Sabetaycı gizli Yahudi Kemal Atatürk'e ve onu oynatan Sabetaycı kliğe, gönül rızası ile ve sorun çıkartmadan Genelkurmay başkanı olarak emir erliği yapmıştır. Öldüğünde, vasiyeti gereği, Müslüman görünen ama aslında gizli Yahudi olan sözde şeyh Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarının dibine gömülmüştür. Çok sonraları,İçimizdekiİsrail'in en üst yönetici kadrosundan 33 dereceli Mason ve Musevi Üzeyir Garih, Yahudi iç çekişmeleri gereği öldürülünce, cesedi Fevzi Çakmak ile Küçük Hüseyin'in mezarları arasında bulunmuştur. Garih, aslında kendi şeyhi olan ama hayatı boyunca Müslüman rolü oynadığı için Müslüman kabristanında yatan Küçük Hüseyin Efendinin mezarını çok sık olarak ziyaret ederdi. 

Kimse de kimliğinde bile Musevi yazan Garih'in bunu neden yaptığını sorgulamazdı. FETÖ'nün en üst kurucularından biri de bu Garih'ti, Alarko idi. FETÖ de "Kemalizm" projesi gibi, bu Yahudilerin projesiydi. Şimdi hamile kadınlarına ve el kadar bebeklerine kadar on binlerce Müslüman, hukuk dışı ve keyfi şekilde ceza evlerinde ama asıl FETÖ'cüler, bunlarla aynı klikten olan ve bunlardan talimat alan ülkemizdeki gizli Yahudi ve Mason sanatçılar, iş adamları, ünlüler, gazeteciler, sözde aydınlar, siyasetiçiler... Sezen Aksu'nun babası olup FETÖ'nün ilk eğitim müessesesi olan İzmir Yamanlar Koleji'ni kuran Sami'ye kadar, bu gerçek FETÖ'cülerin hiçbirine dokunulmuş değil. 

7 Temmuz 2017 Cuma

Eski Türkiye'de neler vardı neler... Hamd olsun şimdi onlar yok... | Uzun Adam (Remix)

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, kürdistan, recep tayyip erdoğan, akp'nin gerçek yüzü, akp'nin yalanları, ömer halisdemir, 15 temmuz, darbe tiyatrosu, mavi marmara, masonlar, gizli ermeniler,

Eski Türkiye'de neler vardı neler... Hamd olsun şimdi onlar yok... Yeni Türkiye var... Şimdi birileri çıkar, analar ağlıyor der. Bebekler, hamile kadınlar ceza evlerinde der. Evlatlar can veriyor, şehit oluyor der. Kürdistan kuruluyor, der. Yunan 17 adamızı daha aldı, der. Devletin son kalan kurumları da Katar'a üçbeş kuruş borç karşılığında ipotek edildi, der. Mavi marmara tiyatro çıktı, der. 

15 Temmuz da tiyatro çıktı, der. Ömer Halisdemir Alevi çıktı, der. Meclis havadan bombalanmamış, der. Dinler arası diyalog AK parti ortaklığında bir misyonerlik faaliyetiydi, devlet gücü seferber edildi der. Danışmanlar hep mason, sabetaycı, gizli Ermeni, der. Daha neler neler derler. Hatta biri çıkar, o gün orada miting alanında olan ablalardan bile bazısı şimdi içeridedir, der. Zihninizi bulandırmak isterler. Provokasyonlara kapılmayın. Bakın bakanlarımız seferber olmuşlar, provokasyonlarla savaşıyorlar. Siz de üzerinize düşeni yapın. Azıcık dikkat edin artık yahu... Görmüyor musunuz nasıl insanlık dışı iftiralar atıyorlar, görmüyor musunuz her yer provokasyon...



Dikkat! Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

Servet Avcı: Suriyeli sayısını İçişleri Bakanlığı bilmiyorsa! | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, servet avcı, suriye sorunu, suriyeliler, beşar esad, ışid, ensar, muhacir, göçmenler, zulüm, fitne, akp'nin gerçek yüzü, içişleri bakanlığı

Son zamanlarda Suriyeli göçmenlerin karıştıkları olaylar ve çıkan gerginliklerle ilgili İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına bakar mısınız: 

➥ "Sivil, asker demeden insanların katledildiği bir savaştan kaçarak ülkemize sığınmış, milletimizin yüce gönlüne kendisini emanet etmiş, ailesi ve çocuklarıyla birlikte vatanımızı evi bilmiş 3 milyonun üzerinde Suriyeliyi misafir etmekteyiz..."

"3 milyonun üzerinde"!.. Tam sayı kaç? Böyle resmî açıklama mı olur? İçişleri Bakanlığı tam sayıyı bilmiyorsa kim bilecek? Aslında bu ifade bile yöneticilerin Suriye ve Suriyeliler konusunda ne kadar 'bilgili' olduğunu tahmin etmeye yetiyor değil mi?

Bakanlığa göre, son günlerde Suriyelilerle kendi vatandaşlarımız arasında zaman zaman yaşanan gerginlikler, toplum içinde infial oluşsun diye abartılarak veriliyor ve bu konu, bir fitne, bir nifak ve iç siyaset malzemesi hâline getirilmeye çalışılıyor...

Doğrusu kimse Suriyeliler meselesini değerlendirirken, orada yaşanan vahşeti, insanlık dramını, bir yandan IŞİD diğer yandan Esad zulmünü inkâr edemez, edememeli... Dolayısıyla çoluk, çocuk, masum, mazlum insanların Türkiye'ye sığınması ve tarihî bu tür göçlerle mazluma kucak açmakla geçmiş Anadolu'nun kapılarını açık tutması da kaçılamayacak bir sorumluluktu...

Esas problem sonra başlıyor... Neden bu göçmenlerin tamamını kamplarda tutmak yerine, ülkenin her bir yanına yayılmalarına ve şehirlerde bir nevi gettolar oluşturmalarına göz yumuldu? Bunun doğurabileceği sosyal problemler nasıl hesaplanamadı? Bunu öngöremeyen devlet modern anlamda ne kadar devlet gibi davranmıştır?

Gerginliğe kaynaklık eden ikinci problem de bu Suriyelilerin cinsiyet ve yaş durumları... Kadın, yaşlı ve çocukların, savaşamayacak durumda olanların Türkiye'ye gelmeleri ve şartlar düzelinceye kadar kalmaları anlaşılabilir bir durum... Ya erkekler? Eli silah tutacak yaştaki milyonlarca erkeğin, bir başka ülkede nargile tüttürüyor, toprakları işgal altındayken, bir başka ülkenin sahillerini sere serpe işgal ediyorsa, bunun da o 'ensar ülkesi'nde rahatsızlığa yol açması son derece normal!.. Hele o ülke şehit haberleriyle her gün yanan bir ülkeyse...

Kendi toprakları için savaşsalar onlara saygı duyacak, çoluğuna çocuğuna, geride kalanlarına yardım edecek bir millettin bu yaygın ve topyekûn kaçışa uzun süreli tahammülü elbette kolay değil... Ayrıca bu kaçışa aracılık ederek, Türkiye topraklarını neredeyse 'yeni yurt' olarak tayin edenler, bilerek veya bilmeyerek fark etmez, Suriye topraklarının daha farklı ülke, örgüt ve topluluklar için mümbit bir alan açtıklarını anladıklarında çok ama çok kalmış olunacak...

Ne zaman bu konu tartışılsa dillere yapışan bir 'ensar edebiyatı' gündeme geliyor... İçişleri Bakanlığı da söz konusu açıklamasında 'ensar ruhu'na vurgu yapmış...

'Ensar' klişesi, dince çok mukaddes ve saygın olan bu kavramı da yaralıyor... Orantısız bir güce karşılık, İslâm'ın emekleme yıllarında ayetle gerçekleşen olgu ile bugün Suriye'de yaşananları karşılaştırıp, hüküm çıkarmak ne kadar doğru?

Suriye'de sonuçlanmış, taraflardan biri mağlup olmuş bir savaş yok... Devam eden bir savaş var... Bu devam eden savaşta ülkeleri için savaşacak bedenî gücü olmasına rağmen topraklarını terk etmiş ve savaşmaya niyetli gözükmeyen milyonlarca 'erkek' var; üstelik mâliyetleri 'ensarlık' adına milletin omuzlarında!..

Evet, Allah rasulü, müminleri bir bedenin uzuvlarına benzetmiş, onlardan herhangi biri hastalandığı zaman diğerlerinin de ızdırap duyacağını buyurmuştur... Şüphe yok ki bu, bütün Müslümanlar için kapsayıcı bir durumdur...

Suriyelilerin bu insanlık dramına elbette seyirci kalamayız... Ama bu demek değil ki, savaşacak potansiyele sahip insanları 'savaş alanı' dışında tutmak ve onları tatil ettirircesine ağırlamak bir zarurettir!..

Kamplarda insanca şartlarda, yaşlıyı, kadını ve çocuğu ağırlamak bize bu coğrafyanın biçtiği kaderdir... Onların dışındakilerin ülkeleri için gayrete sevk edilmeleri gerekiyor... Yoksa Türkiye topraklarındaki rahatlıkları, kendilerini güçlü hissettikleri yerlerde otorite gibi davranmaya kalkışmaları, hayatları bağımsızlık ve onur gibi kavramları koruma savaşlarıyla geçmiş Türk milletinde reaksiyona yol açıyor... Üstelik artarak...

Devleti yönetenler, bugünü göremediler, bari bundan sonrasını görebilseler!..



Dikkat! Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

2 Temmuz 2017 Pazar

Sizce kaçak elektrik kablosu nereye gidiyor? | Akademi Dergisi

akademi dergisi, akp'nin ihanetleri, akp'nin yalanları, akp'nin gerçek yüzü, binali yıldırım, elektrik, recep tayyip erdoğan, gerçek yüzü,


Sizce kaçak elektrik kablosu nereye gidiyor? 

AKPKK suç, terör ve ihanet örgütü, hak, hukuk tanımıyor. Her şeyin kendisine ait olduğunu düşünüyor.



Akademi Dergisi

Dikkat!
 Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

25 Haziran 2017 Pazar

Ahmet Kemal Öncü kimdir? Gerçek yüzü neden görmezden gelinir? | Bir TRT belgeselinin arkasındaki rahatsız edici gerçekler: Okyanus'tan gelen... | Mehmet Fahri Sertkaya




akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, ahmet kemal öncü, yedikıta, türgev, ensar, gümüş hilal derneği,mauritius, süleymancılar, tarikat, cemaat, trt belgesel, Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. 

Çok yakışmış TRT Belgesel'e ve Yedikıta Dergisi yazarlarından Ahmet Uçar'a...

Ahmet Kemal Öncü, Süleymancılar cemaatinden yıllar önce uzaklaştırıldı. Bu uzaklaştırma, Akademi Dergisi yazarı ben Mehmet Fahri Sertkaya'ya, daha önce uzaklaştırılan AKPKK'lilerin pusu kurup yaptığı gibi, sahte bir metinle değil, merkez sekreteryadan gerçekten çıkan, üzerinde oynanmamış gerçek bir kararla/metinle yapıldı. Merhum büyüğümüz Arif Ahmet Denizolgun uzaklaştırmıştı. 

Uzaklaştırıldığına dair karar, bize kurulan pusuda yapıldığı gibi müesseselerimizin ancak yarısında değil, bütün müesseslerimizde, bütün kardeşlerimize, yıllar önce okundu. Memleketi Afyon'da okunurken de, gerçek bir hizmet adamı olan ve bizleri çok yıllardır çok yakından tanıyan muhterem babası o mekandaydı. Sessizce dinledi, İtiraz etmedi. Sitem dahi etmedi. Etmez de...


Ahmet Kemal Öncü, neden uzaklaştırıldığını soranlara ''Cemaatimdeki büyük büyük hataları, büyük harflerle yazdığım için uzaklaştırıldım'' şeklinde karşılık verdi. Yazışmalar hala bizde duruyor, ''Neymiş o büyük hatalar?'' soruları karşısında ise afalladı, karşılık veremedi. Laf dolaştırdı. Zaten hiçbir yerde bu manada, iddia ettiği şekilde bir şeyler yazmışlığı da yoktu. 

Daha sonraki süreçte aynı soruyu soran başka birilerine ''Ben uzaklaştırılmadım. Bütün müesseselere serbestçe girip çıkabiliyorum'' şeklinde yazılı karşılık verdiğine dair de ekran görüntüleri elimizde. 

Uzaklaştırılmasına sebep olan çirkin işleri çok sayıda, türlü türlü... En son, Akademi Dergisi'nin dibini oymaya çabalıyor, bunun için çok gayret ediyordu ve bizimle iletişimi varken, yüzümüze gülerken, bizimle telefon görüşmeleri yapıp bizi yüzümüze karşı methederken, gerçek dışı iddialar ve iftiralar ile arkamızdan milleti dolduruşa getiriyordu. Kendisi ile aynı tıynette olanların hepsinin yaptığı gibi, Akademi Dergisi gibi bir hizmete karşıt olabiliyor, bunca güzellikten, hizmetten nasiplenmeyebiliyor ve hiçbir hatasını bulamadığı Akademi Dergisi hakkında, gerçek olmadığını bildiği halde ''Merkezimizin izni yok.'' diyebiliyordu. Oysa o merkez yıllar boyunca yapılan binlerce şikayete rağmen, aralarında Ali Eren hocanın da bulunduğu çok sayıda kişinin şikayetlerine rağmen Akademi'yi hiçbir zaman yasaklamamıştı ve işte merkezimiz o tarihte kendisini yasakladı. Ali Eren hocayı da yasaklamadı belki ama iyice geri çekti, zararına mani oldu. Akademi Dergisi, Cübbeli Ahmet Hoca denilen lüzumsuz herifin çıkarttığı fitneden sonra da yasaklanmadı. Ayrıca Cübbeli'nin elinde görülen şikayet dilekçesi de gerçek değil. Üzerine geçen bir sene sonra bile, defalarca sorduğumuz, "Hani ne oldu dava? Hani merkezimiz bizi dava etmişti? Bize şunun takip numarasını bari ver?'' dediğimiz halde susup duruyor. Ama o da tıpkı Ahmet Kemal Öncü gibi gerçek olmadığını kesin bildiği şeyleri iddia etmeye, kasten fitne çıkartmaya devam ediyor. O yalan, iftira, hakaret, hedef gösterme, fitne teşebbüsü dolu videosunu da 'Cübbeli Ahmet Hoca Resmi Youtube Kanalı'ndan kaldırmıyor. İnsanlardan da utanmıyor, Allah'tan da korkmuyor. Bu fitnenin ateşine büyük bir memnuniyetle odun taşıyan, tıpkı ismi geçen bu şahıslar gibi çirkin işler yapmakla suçlanan Topkapı Hukuk'tan Salih Torun ve Ömer Çiğil isimli avukatların da karşımızda düştükleri hallerini, kendilerini bile savunamadıklarını, telefonlarımıza bile çıkamadıklarını, merkezin talimatı olmadan hazırlayıp Cübbeli'nin eline verdikleri şikayet dilekçelerinin arkasında bile duramadıklarını, telefonla arayınca biz olduğumuzu anladığı anda Salih Torun'un panik hali ile telefonunu kapatışını ve ayrıntılı anlatsak uzun gidecek şeyleri sayfalardan aylar boyunca herkes takip etti. Arama motorunda bunları aratın, hemen bulacaksınız.

Gümüş Hilal isimli, gerçekten var mı yok mu halen belli olmayan ve yardım derneği görünümlü derneğinin, resmi vesikalarını istemiştik Ahmet Kemal Öncü'den ve derneğin yardım toplama yetkisine dair resmi vesikaları istemiştik. Yıllardır ne kadar yardım topladığını, nerelere dağıttığını sormuştuk. Son derece medeni şekilde sormuştuk. Onunla birlikte yurt dışında hizmet eden arkadaşları ile iletişim kurmuştuk ve son derece rahatsız edici iddialar ile karşılaşmıştık. O ise kendisine sorunca 'Şimdi Mauritus'tayım. On güne gelip her şeyi ispat edeceğim. Hakkımda yazılanların hepsi iftira'' diyeli 3-4 yıl oldu, hala ispat edecek... Oysa kendisine yazıp soranlara bu cevapları verirken ''Buraya gelmene ne gerek var? Yap bir tarama, evrakları paylaş internetten, hatta resmi belgelerdeki bilgileri yaz, biz soralım dernekler masasına ve hemen şimdi bu zandan kurtul'' demiştik. 

Kendisi hakkında yaptığımız paylaşımlar karşısında çaresiz kalınca, son çare olarak, film eleştirmeni görüntüsünde bir yakın arkadaşı üzerinden bize uzun bir yazı yazarak, bu tıynetteki herkesin yaptığı gibi aşırı derecede abartılı bir sevgi, dostluk, kardeşlik, incelik, yardımlaşma vurgusu yapmışlardı. Bu da tutmayınca, hukuka gideceğini, dava edeceğini söyleyen Öncü, davacı falan olamadı. Olamaz da... Çünkü bizde her şey ispatla... Ve davacı olsa kendisini içeride bulurdu, bulur. 

EN ENTERESAN OLANI ise, bu adamın hakkında sadece gerçekleri yazıp paylaştığımız halde, her yazdığımızı somut şekilde ispat edebildiğimiz halde, herif kendini bile savunamaz hale yıllardır düşüp de o halden kurtulamadığı halde, Facebook'un bu şahsın şikayetini derhal dikkate alıp, bize savunma ve itiraz hakkı bile tanımayıp, içinde hiçbir suç unsuru ya da topluluk kuralı ihlali bulunmayan paylaşımlarımızı kaldırması ve 30 gün paylaşım engeli koyması... 

Gerçek sahibi CIA olan Facebook'un, bir CIA projesi olan AKPKK'yi nasıl kolladığını bu güne kadar yüzlerce somut örnekle gözler önüne serdik. Bunu bütün Türkiye biliyor. Süleymancılar cemaatinden resmi yazı ile kovulan Ahmet Kemal Öncü'nün de yolumuzdan kovulanların nerede ise tamamında olduğu gibi AKPKK destekçisi olduğu, ölümüne AKPKK'li olduğu da biliniyor. Etrafında, dinimizi dünya menfaat ve siyasetine alet eden çok sayıda AKPKK'li olduğu da biliniyor. Şu sıralarda CIA ve MOSSAD'ın, ülkemizdeki Sünni cemaat ve tarikatları ele geçirme planını, AKPKK üzerinden, GÖTÜRGEV (Türgev) üzerinden, Ensar Vakfı üzerinden, Maarif Vakfı üzerinden, Gönüllü Teşekküller Vakfı üzerinden, Turan Kıratlı, Zeki Çalışkan, Şevket Tandoğan, Nurettin Akman gibi Süleymanlılar cemaatinden kovulmuş kişiler üzerinden yürüttüğü biliniyor. Belki de bu yüzden olsa gerek, cemaatten bu şahıslardan daha sonra kovulanlara, Ahmet Kemal Öncü gibilere de ayrı bir önem mi veriliyor? 

Bu paylaşım da Facebook'tan kaldırılırsa, anlayacağız ne olduğunu ve bu defa Ahmet Kemal Öncü'yü ve çevresini ve Facebook sorumlularını, haklı olarak çeşitli suçlamalar ile dava edeceğiz. Sıkıldık çünkü. Bu ülkede, derneğinin gerçek olup olmadığını, topladığı paraları ne yaptığını dört sene boyunca ispat edememiş ve cemaatinden bile kovulmuş adamları tenkit ve ifşa edemeyeceksek, insanları ikaz edemeyeceksek, yıkılsın bu düzen, kopsun inceldiği yerden. Altta kalanın da adı çıksın. 

Hukukun ırzına geçen AKPKK, şikayet dilekçelerimizin de TAMAMINI sümen altı ettiriyor ama nereye kadar ettirecek? Neticede o dosyalar birkaç sene sonra olsa bile mutlaka ama mutlaka işleme alınacak ve gereği yapılacak.



Bir Siyonist pususu ve CIA+MOSSAD projesi olan AK Partinin hükumet olması ile düzeldiği zan edilen ama tam anlamı ile CIA'nın projelerine alet edilen kurumlardan biri olan TRT'de, bu derece sorunlu bir kişi olan Ahmet Kemal Öncü'nün, gerçekte ne olduğu meydana çıktıktan yıllar sonra bile, hususi programlara çıkartıldığını, uzun uzun reklam edildiğini görüyorsunuz.





Beyaz Kalpler Ülkesi Afrika - Ahmet Kemal ÖNCÜ



Okyanustan Gelen jenerik



Jumma Masjid/Mauritius - Ahmet Kemal Öncü



Ahmet Kemal Öncü'nün ağabeyi Ahmet Ferruh Öncü'nün sosyal medya faaliyetleri


Ahmet Kemal Öncü'nün ağabeyi Ahmet Ferruh Öncü'nün, bazı sosyal ağ paylaşımları ve Zeki Çalışkan ile hukuku... Süleymancılar cemaatinden uzun yıllar önce kovulan ve yoluna AK parti ile devam eden ve o günden bu güne çok büyük sıkıntılara sebep olan hatta Arif Ahmet Denizolgun merhumun alemi değiştiği günden, devam eden aylar boyunca da yine çok büyük sıkıntılara sebep olan, AKPKK ve CIA adına cemaati bölmek isteyen kişilerle, gruplarla, dernek ve vakıf görünümlü suç örgütleri ile yakın olan Avukat Zeki Çalışkan'ın profilinde yaptığı bir yorumu görüyorsunuz. Böyle bir Zeki Çalışkan'a, daha birkaç ay evvel bile yeniden nelere nelere teşebbüs etmiş ve Akademi Dergisi'nde zararına mani olmak için çırpındığımız Zeki Çalışkan'a 'Ağabey' diyerek hitap edebiliyor. Avukat Zeki Çalışkan'ın kim olduğunu, neler yapabildiğini, halen nelere teşebbüs edebildiğini, bütün Süleymancılar bilir ve kendisinden nefret ederler. Son zamanlarda Zeki Çalışkan'ı ve çevresini deşifre eden çok yüksek sayıda paylaşımı Akademi Dergisi'nde paylaştık. Aratarak bulabilirsiniz. 


Büyütmek için tıklayın
Büyütmek için tıklayın


Büyütmek için tıklayın



ÇOK SAYIDA PAYLAŞIMINI PANİK HALİ İLE SİLMİŞTİ 


Ahmet Kemal Öncü'nün kirli dernek işlerini yıllar önce deşifre ettiğimizde, ispatlayabildiğimiz gerçekleri inkar yolunu tuttu. Bir yandan şahitleri ile anlattığımız çirkin işlerini inkar ederken, bir yandan da şahsi profilinden, sayfasından ve Gümüş Hilal Derneği isimli sayfasından, yardım toplamaya yönelik bütün paylaşımlarını, duyurularını kaldırdı.

Bir gün içinde bu çeşit paylaşımlarını yok etti. Üzerine geçen yıllar boyunca da söz konusu profili, kendi adına açık olan sayfası ve sözde dernek sayfası üzerinden açıkça yardım/bağış talebinde bulunamadı. Öyle ki Ahmet Kemal Öncü bir yandan kendini meşhur etmek gayretine tam gaz devam ederken, bir yandan akıl almaz şekilde TRT'de bile kendisine uzun uzun yer verilirken, bu kendine ait sayfaları ister istemez pasif hale getirmek, geri çekmek zorunda kaldı. 


Kayıt ettiğimiz bu ekran videosu 25 Haziran 2017 tarihine ait. Sadece birkaç paylaşım geriye gidildiğinde bile 2013'e kadar geri gidiliyor ve aradaki çok sayıda paylaşımın kaldırıldığı ve deşifre olduktan sonraki süreçte sayfanın etkin şekilde kullanılamadığı anlaşılıyor.





Sosyal medya hesaplarından, yardım toplama ilanlarını tek tek temizleyen Ahmet Kemal Öncü, bunları kaldırmayı unutmuş. Aralarında 2013 yılına ait paylaşımlar da var.Kırmızı okla işaretlediğimiz yerlere dikkat edilsin. 


































Dikkat! Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

20 Haziran 2017 Salı

AK parti gerçekten bir parti mi? Yoksa..? | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, akp'nin gerçek yüzü, asker, bakanlar, gıda zehirlenmesi, ihaneti zina, manisa, sertkaya, suç, terör,

➥ Zina değil, seviyeli beraberlik
 Orman değil, 2B arazisi
 Zam değil, güncelleme
 Fesih değil, yenileme
 Zehirlenme değil, etkilenme
 Parti değil, organize suç, terör ve ihanet örgütü...

 Dikkat!  Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi 

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

18 Haziran 2017 Pazar

AKPKK'nin doğayı katlettiği görüntüler! | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, akp'nin gerçek yüzü, muğla, güvercinlik, orman yangını, ibrahim aydın, kültür ve turizm bakanlığı,


AKP'nin doğayı katlettiği görüntüler! Muğla Güvercinlik'te 2007 yılında çıkan yangından sonra her zamanki gibi yeşillendirileceği söylenen 150 hektarlık ormanın katledilişi an an görüntülendi.

Dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın bu bölgenin temizlenip yeşillendirileceğini ifade etmişti fakat sonuçlar böyle olmadı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Güvercinlik Turizm Merkezi olarak tahsis edilen 4 numaralı parseldeki 78 bin 791 metrekare arazi üzerinde, 2014 yılında bir şirket tarafından otel yapımı çalışmalarına başlandı.


Gerçek sahibi CIA olan Facebook ve benzeri sosyal ağlar bizi sansürlüyor. Bizi Telegram kanalımızdan takip edin: www.t.me/AkademiDergisi (Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

16 Haziran 2017 Cuma

Askeri lojmanların arazisi 1.7 milyara satıldı. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, askeri lojman, hürriyet, istanbul, zeytinburnu, emlak konut gyo, akp'nin gerçek yüzü, yılmaz inşaat, ihaleler,

Askeri lojmanların arazisi 1.7 milyara satıldı.

İstanbul Zeytinburnu’nda askeri lojmanların bulunduğu 97 bin metrekarelik arazi için ihale yapıldı.

Zeytinburnu’nda askeri lojmanların bulunduğu arsa için, Emlak Konut GYO tarafından dün yapılan gelir paylaşım ihalesinde ipi, Güney Yapı İnşaat, Esta İnşaat ve Elit Vizyon Yapı iş ortaklığı göğüsledi. 4 ortak hayata geçecek gayrimenkul projesinin satış değeri için 1 milyar 730 milyon lira taahhüt ederken, Emlak Konut’a da şirket payı olarak yüzde 37’ye denk gelen 640 milyon 100 bin lira teklif etti. 

Hürriyet'ten Gülistan Alagöz'ün haberine göre, ihaleyi kazanan şirkete en yakın teklif ise Yılmaz İnşaat’tan geldi. Yılmaz İnşaat proje değeri için 1 milyar 840 milyon, şirket payı için 625 milyon 600 bin lira önerdi. İhaleyi kazanan ortaklar arsa sahibi olan Emlak Konut’a verecekleri 14 milyon 500 bin lira fark ile öne geçti.



Gerçek sahibi CIA olan Facebook ve benzeri sosyal ağlar bizi sansürlüyor. Bizi Telegram kanalımızdan takip edin: www.t.me/AkademiDergisi (Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Bu işte bir terslik, bir tuhaflık var. Neden gıda hileleri artıyor? | Mehmet Fahri Sertkaya


akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, cia, mossad, akp'nin gerçek yüzü, gdo, islamcılık, siyonistler, et balık kurumu, kanserojen, domuz, sağlık,

Devlet, millet, kimlere emanet...


CIA ve MOSSAD üretimi, sözde İslami, özde ise İslamcı AKPKK, millete leş, zehir, domuz, kanserojen ve GDO'lu ürünler yediriyor. Türkiye'de Et Balık Kurumu bile leş satıyor, Bakanlık bunu doğruluyor, askerler üst üste zehirleniyor ve yer yerinden oynayacağına, olağan üstü denetimler yapılıp tedbirler alınacağına, devlet yetkilileri milletle dalga geçercesine, insan zekası ile dalga geçercesine resmi açıklamalar yapıyor. 

GDO'lu ürünleri tespit eden ve imha edilmesini sağlamaya çalışan, halkın sağlığını düşünen akademisyenlerin başına gelmeyen kalmıyor. Milleti düşünen ve hukukun gereği olan kararları alan savcı ve hakimler sürüm sürüm süründürülüyor. Bütün bunlar milletin gözleri önünde yaşanıyor. Sanki bu devlet bizim değil, sanki biz bu topraklarda hiçbir hakkı olmayan esirleriz. 

Bu işte bir terslik var. Bu yöneticiler, bu milletin hizmetkarı olduklarını, memuru olduklarını, sorumlu olduklarını, sınırları olduğunu, bu yaptıklarının büyük suçlar olduğunu unutmuş görünüyorlar. Bir tepeden bakış var. Bu millete karşı bir yabancı, bir düşmanca bakış var. Bir dizi organize suç faaliyeti var. 

Türkiye'de devletin otoritesini sarsacak, devlet adamına duyulan güveni sarsacak, devlet-millet bağını sarsacak olağan üstü şeyler oluyor. Bu kadarı laçkalık olarak da tarif edilemez. Daha ötesi... Sanki birileri kendilerini devletin sahibi, patronu, milleti de istediği gibi sürüp sevk edeceği marabaları zan ediyor. 

Memleketin her kurumunda vıcık vıcık bir manzara, suç, ihanet, terör hakim. Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Milletin yumruğunu yemeyen birileri, arkalarındaki Siyonistlerle, CIA ile, MOSSAD ile kendilerinin çok güçlü olduklarını, yargılanamayacaklarını düşünüyor olmalılar.


6 Mayıs 2017 Cumartesi

Yandaş Medikal'e hükumet kıyağı: Devlete 4 katına satıyor | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, sağlık bakanlığı, recep akdağ, halil yılmaz, mehmet müezzinoğlu, ınvomed medikal, binali yıldırım, sgk, sut, recep tayyip erdoğan,

Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) Invamed Medikal adlı hükumete yakın tıbbi malzeme şirketinin ürünlerine, SUT'ta yüksek fiyat değeri gösterilerek devlet bütçesinden daha çok pay alması sağlanıyor.

Devletin sağlık ile ilgili sosyal politikalarının uygulamasına imkan veren, fiyatlandıran, düzenleyen ve diğer tüm uygulama detaylarını içeren Sağlık Uygulama Tebliğ'inde (SUT) yandaş bir medikal şirketine rant sağlandığı ortaya çıktı.

Invamed Medikal adlı hükumete yakın tıbbi malzeme şirketinin ürünlerine, SUT'ta yüksek fiyat değeri gösterilerek devlet bütçesinden daha çok pay alması sağlanıyor.

PİYASADA BİN, ÖDENEN DÖRT BİN!

SUT'ta, Sosyal Güvenlik Kurumu'nca (SGK) karşılanan sağlık hizmetleriyle ödenecek bedeller bildiriliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi'nde kullanılan ve uzmanların bildirdiğine göre adet fiyatı 200-300 lira arasında değişen tıbbi malzemeler 'Embolizan' ve 'Kateter'in SUT'ta bildirilen fiyatları toplam 4 bin 290 lira görünüyor.

Oysa uzmanlar, damar ameliyatlarında 2 Embolizan+1 Kateter kullanıldığını, toplam bedelin 1000 lira dolayında olması gerektiğini belirtiyor. SUT sisteminde ise tedariğini Invomed Medikal'in sağladığı Embolizan 1800 TL, Kateter ise 690 TL gösteriliyor. Invomed Medikal, ürünü devlete (1800x2+690) 4290 TL'den satarak kârını katlıyor. Duruma diğer medikal şirketlerinin itiraz ettiği ancak Invamed Medikal'in politik bağlantılarla korunduğu belirtiliyor.

FÜZE HIZIYLA BÜYÜDÜ

Yönetim Kurulu Başkanlığını Raşit Dinç'in yaptığı Invamed Medikal şirketi 2015 yılında kuruldu. Şirket kurulduğu günden bu yana hızlı büyümesi ve yaptığı yüksek kârla dikkat çekiyor.

Kurulduğu ilk yıl Kalp Damar Cerrahi Kongresi'ne yaklaşık bir milyon 900 bin TL ödeyerek sponsor olan Invamed Medikal, 2016'da ise açılışını sahte diplomalı gayri resmi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları Kongresi'ne 'Platin Sponsor' oldu. Söz konusu sponsorluk için ise 2 milyon TL dolayında bir meblağ ödendiği belirtiliyor.

Genç bir girişimci eliyle kurulan ve füze hızıyla büyüyen şirketin internet sitesinde, Başbakan Binali Yıldırım, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve Danıştay Başsavcısı Halil Yılmaz'ın Dinç'le fotoğrafları, sunulan plaketlerin bilgisi yer alıyor.

REFERANDUM ÖNCESİ DEĞİŞTİRİLDİ

Tepki üzerine Hükümet 16 Nisan halkoylaması öncesinde ani bir değişikliğe giderek fiyatları düşürdü. 25 Mart 2017 tarihli yayımlanan Resmi Gazete'nin 'Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğe' göre işlem puanı toplam bin 779 TL'ye çekildi. Değişiklik, Hükümet'in seçim öncesi diğer medikal şirketlerinin tepkisini dindirmek ve 'evet'e ikna etmek için yapıldığı biçiminde yorumlandı.

27 Nisan 2017 Perşembe

'Diriliş' bahane 'söğüş' şahane! | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, diriliş ertuğrul, hasan şencan, akp'nin gerçek yüzü, mehmet tahmazoğlu, trt, chp, ak parti, sayıştay, gerçek yüzü,

AKPKk’li Gaziantep Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Diriliş dizisine sponsor oldu. Halkın parasıyla bir diziye sponsor olunması tepki çekti.

Gaziantep'te AKPKk'li Şahinbey İlçe Belediyesi, kentsel dönüşüm kapsamında yaptığı konutları satmak için yasalara aykırı olmasına rağmen bir diziye sponsor oldu.

Sözcü'den Ali Ekber Ertürk'ün haberine göre, AKPKK'li Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, TRT'de yayınlanan “Diriliş Ertuğrul” dizisine sponsor oldu. Konutların reklamı da Diriliş'te yayınlandı. CHP'li Belediye Meclis Üyesi Hasan Şencan, Sayıştay kararlarına göre belediyelerin dizilere sponsor olamayacağını vurgulayarak, “Diriliş'e kaç lira ödediniz?” diyerek Başkan Tahmazoğlu'na soru önergesi verdi.

Şencan önergesinde, Sayıştay kararı ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün “Tanıtım ve Kutlama Harcamaları'' konulu genelgesine atıfta bulunarak, şunları söyledi:

➥ “Belediye faaliyetlerinin tanıtımı amacıyla mahalli yayın kuruluşlarında programlara katılarak belediye icraatlarına yer verilmesi sonucunda meydana gelen kamu gideri, belediyeye ait bir vazifenin ifası maksadıyla olmadığından bu giderin belediye bütçesinden ödenmesi, kanun gereği belediye gideri olarak değerlendirilemez. Konuya emsal Sayıştay kararında; ‘Belediye Başkanı'nın görüntü ve konuşmalarının da bulunduğu program, tanıtım yapan televizyonlara ve internet sitesine, belediye hizmet tanıtımı yahut ilan gideri adı altında ödeme yapılmasının mümkün olmadığı' hükmüne varılmıştır.”

24 Nisan 2017 Pazartesi

AKPKK'li vekil onlarca ismin işe alınması için torpil istemiş. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, akp'nin gerçek yüzü, alpaslan kavaklıoğlu, mehmet fahri sertkaya, mehmet müezzinoğlu, nabi avcı, yalçın büyük, yolsuzluk ve usulsüzlükler,

Alpaslan Kavaklıoğlu’nun onlarca partiliyi devlete yerleştirmek için bakanları ve müdürlükleri adeta ‘resmi yazı bombardımanına’ tuttuğu ortaya çıktı


AKPKK Niğde Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Alpaslan Kavaklıoğlu'na atfen yayınlanan torpil belgeleri ortalığı karıştırdı. Youtube'a yüklenen belgelere göre Kavaklıoğlu, onlarca ismin işe alınması için devreye girmiş. Bakanlara, genel müdürlere yazı yazarak onlarca kişiye aracı olmuş. Belgelere göre Kavaklıoğlu, en çok özel harekat polisi alımında torpil istemiş.



AKPKK'li Kavaklıoğlu'nun adının geçtiği belgelerde Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay, Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürü Cengiz Erdem'e torpil yazıları yazıldığı görüldü.

GEREĞİNİ ARZ EDERİM

Müezzinoğlu'na gönderilen yazıda, üç isme yer verilerek, “Aşağıda isimleri ve bilgileri yazılı kişiler, SGK Kurumu'nda belirtilen iller için SGK Denetmen Yardımcısı alımı mülakat sınavlarına girecek olup, bilginizi ve gereğini saygılarımla arz ederim” diye yazıldı.



TERCİHİ İSTANBUL'DUR


Kavaklıoğlu'nun, Turizm Bakanı Nabi Avcı'ya gönderdiği yazı da şöyle: “A.C.A., Kültür ve Turizm Bakanlığı Sözleşmeli Kütüphaneci alımına başvurmuş olup, sözlü mülakat aşamasına 23 Şubat 2017 tarihinde girecektir. Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi mezunu olup, KPSS puanı 78.611'dir. Tercihi İstanbul'dur.”

Bir başka belgeye göre de Kavaklıoğlu, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay'a şu ricada bulundu: “R.S., Sahil Güvenlik Komutanlığı Destek Uzmanı alımına müracaat etmiş olup, 23 Şubat 2017 tarihinde Ankara Sahil Güvenlik Ek Hizmet Binası'nda mülakat yapılacak sözlü mülakat aşamasına girecektir. Bilginizi ve gereğini saygıyla arz ederim.”

ÖNÜNDEKİLERİ SOLLADI

Belgelerden bir diğerinde ise Kavaklıoğlu'nun Adli Tıp Kurumu Başkanı Yalçın Büyük'ten mülakata girecek bir kişi için yardımcı olmasını istediği görülüyor. 2 Mart 2017 tarihli yazıda ismi geçen E.K.'nın, KPSS'de kendisinden yüksek puan alanları sollayıp, 91.67 puanla ikici sırada sınavı kazanması dikkat çekti.

Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok'a değişik tarihlerde mesaj gönderdiği görülen Kavaklıoğlu, “Aşağıda isimleri ve bilgileri yazılı kişiler, 19'uncu Dönem Özel Harekat Birimleri'nde istihdam edilmek üzere polis eğitim merkezleri için yapılacak olan mülakat sınavlarına girecek olup, bilginizi ve gereğini saygılarımla rica ederim” diyor. Talebin altına referans olduğu onlarca polis adayının adının da eklendiği görülüyor.

HACKERLAR ELE GEÇİRDİ

SÖZCÜ'nün konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Kavaklıoğlu'nun danışmanları, “Hackerlar galiba Meclis'in faks sistemine girmiş. Sayın vekilimiz, kimlerin nasıl elde ettiğiyle ilgili inceleme başlattı. Belgelerin birçoğu doğru değil. Hepsi incelenecek” dedi.

Bu güne değin en çok tıklanılanlar